Cildin en dış tabakasını oluşturan epidermis zamanla daha az beslendiği için cilt üzerinde ölü hücreler birikmeye başlar. Bu tabaka yenilenmeden mahrum kaldığı için cilt yüzeyi donuk, mat, çizgilenmiş ve lekeli görünür. İstenmeyen bir görüntüye neden olan bu durumda en etkili yöntem cildin kontrollü bir biçimde soyulması işlemidir. Bu soyma işlemi yani peeling işlemini bir takım kimyasal maddelerle yaptığımız durumun adını kimyasal peeling olarak özetleyebiliriz.

Kimyasal peeling işlemi ile cildin ölü tabakası soyulur, alttan canlı doku kollajen üretimini arttırılır ve daha parlak, canlı genç bir cilt görünümü ortaya çıkar. Kaz ayağı ve ağız çevresindeki yüzeysel çizgilenmeler kimyasal peeling sonrası büyük oranda geriler.

Kimyasal peelingi basitçe yüzeysel ve derin olarak ikiye ayırabiliriz. Yüzeysel peelingte AHA (alfa hidroksi asitler) olarak bilinen glikolik asit, pirüvik asit, salisilik asit, laktik asit gibi meyve veya süt asitlerinden oluşan maddeler kullanılır. Yüzeysel peelingte kullanılan materyalin asit konsantrasyonu düşüktür. Bu işlemler birkaç saat içerisinde tamamen gerileyen kızarıklık dışında bir yan etkiye neden olmadıkları için güvenle kullanılan ve sosyal hayattan uzaklaştırmayan işlemlerdir. Derin peeling işlemleri ise TCA veya fenol gibi maddelerle daha derin bir soyma yapıp uzun bir takip ve iyileşme süreci istedikleri için ayrı olarak ele alınmalıdırlar.

Cilt temizliği ardından yüze soyma işlemini yapacak solüsyon uygulanır önceden belirlenmiş olan süre zarfınca bekletilir. Ciltte bir miktar yanma hissi oluşur ancak hemen sonlanır ve temizlenir. Daha sonra nötralize eden ajan uygulanır yatıştırıcı krem ve güneş koruyucu uygulanmasının ardından işlem sonlandırılır. Cilt tipine göre değişmekle birlikte ortalama 1-2 haftada bir 6-8 seans önerilmektedir. İşlem sonrası birkaç saat süren kızarıklıktan başka bir yan etki beklenmez. Hemen günlük yaşama hemen dönülebilir.